1. Kulu´nun Adı Nereden Geliyor?
Yerleşim birimlerinin tarihleri araştırılırken isimlerinin kökenine inilmesi son derece önemlidir. Ne var ki yapılan tüm araştırmalara rağmen, pek çok yerleşim biriminin adının kaynağı, nereden geldiği net olarak açıklanamamaktadır. İşte bu şekilde isimlerinin kökeni net olarak açıklanamayan yerleşim merkezlerinden birisi de Kulu'dur. Kulu ile ilgili olarak yaptığımız çalışmalarla adının tarihini, nereden geldiğini gün ışığına çıkarmaya çalıştık. Kaynaklarda Kulu kelimesinin anlamı hakkında ikna edici bilgilere ulaşamadık. Bununla birlikte ilçemiz yaşlılarının Kulu adıyla ilgili olarak anlattıkları iki anlatımdan yola çıkarak ilçemizin adının kaynağı hakkındaki bilgileri vermeye çalışacağız. Tahminen Yıldırım Beyazıt ve II. Murat'ın Osmanlı Devletini yönettikleri devirde, Gül adındaki birisi ilçemizin şu andaki yerleşim birimine yerleşir. Gül, kahraman bir kişi olmasının yanı sıra çevredeki obalara saldıran birisidir. Kısa zamanda çevresine pek çok yiğit toplayan Gül'e halk, Gül Bey demeye başlar. Gül Bey kısa zamanda çevresini etkiler. Çevresini genişleterek Aksaray ve Kırşehir'deki önemli kişilerden, varlıklı ailelerden haraç toplamaya başlar. Bununla yetinmeyen Gül Bey, Kayseri'nin de ileri gelenlerinden haraç ister. Haraç vermek istemeyen Kayserililer, Yozgat'ta ikamet eden Çapanoğlu'nu ziyaret ederek yardım isterler. Olan biteni dinleyen Çapanoğlu onlara yardım edeceğini söyleyerek, Gül Bey'e bir mektup yazar. Çapanoğlu mektubunda, Gül Bey'in haraç toplama işinden vazgeçmesini ister. Aksi halde Gül Bey'i cezalandıracağını ifade eder. Bu mektubu alan Gül Bey, işine karışılmasını içine sindiremeyerek daha sert ifadeler içeren bir mektubu Çapanoğlu'na gönderir. Gül Bey'den gelen mektubu alan Çapanoğlu çok kızar. Mektupta yer alan "Günün birinde senin de defterini düreceğim" gibi cümleler Çapanoğlu'nu çileden çıkarır. Çapanoğlu, çarpışmaktan başka çare bulamaz. Güçlerini toplayarak Gül Bey'in yaşadığı havaliye doğru yola çıkar. Gül Bey de kuvvetleriyle çoktan Kayseri'ye ulaşmıştır. İki Bey'in maiyeti Kayseri yakınlarında çarpışmaya başlarlar. Sonunda Gül Bey esir düşer, silahlı adamları da dağılır. Çapanoğlu, onu çevresine göstermek için elleri ayakları bağlı olarak konağına getirtir. Konakta Gül Bey'in idam edilmesi için hazırlıklar yapılmaktadır. Gül Bey'in esir edildiğini duyanlar da akın akın gelerek Gül Bey'i seyrederler. Gül Bey'i görmeye gelenler arasında Çapanoğlu'nun annesi de vardır. Oğlunun Gül Bey'i esir etmesine çok sevinen anne, onun idam edilmesine razı olmaz. Bu durumu oğluna iletir. Çapanoğlu karşı çıkmasına rağmen, annesini de kıramaz. Gül Bey'in tutulduğu odaya girerek ona: "Bunca zamandır baskılar yaparak halkı haraca bağladığını biliyorum. Bana yaptığın sataşma sabrımı taşırdığı için seninle savaştım. Şu an esirimsin. İdamına karar verdim ama annem razı olmadı. Kapıma kul olup bana tabi olursan canını bağışlarım." Gül Bey, içine sinmese de bunu kabul eder. Çapanoğlu da bir süre sonra Gül Bey'i mekânına gönderir, ama o artık eski heybetini kaybetmiştir. Çapanoğluna tabi olduğu için, Gül Bey olarak çağrılmamaktadır. Herkes ona Kul Bey demektedir. Kul Bey, Çapanoğlu'nun Kulu ifadeleri de dilden dile dolaşarak zaman içinde yerleşim birimi bu adla yani Kulu olarak anılır olmuş. İlçemizin adının kökeni ile ilgili başka bir anlatıya göre de; Kulupoğlu Mustafa Bey adında bir aşiret beyi 18. yüzyılın başlarında Afyon'dan gelerek buraya yerleşir. Bu yerleşim birimi, Kulupoğlu Mustafa Bey adından dolayı daha sonra da Kulu olarak isimlendirilmiştir. İlçemizin adı ile ilgili olarak aktardığımız bu anlatılandan ikincisinin Kulu adını kaynaklık etmesi daha kuvvetli bir ihtimaldir.
Kulu, klasik devirlerde "Drya Harabeleri" üzerine kurulmuştur. İlçenin 300 yıllık bir geçmişi vardır. 1708 yıllarında Kulupoğlu Mustafa Bey'in Afyon dolaylarından (Afyon-Karabağ) ailesi ve kendisine bağlı aşiret beyleri ile birlikte Kulu'nun şimdiki bulunduğu yere gelerek yerleşmesi ile iskân başlamıştır. Zaman geçtikçe insanlar obalar halinde etrafa dağılarak ve çeşitli yerlerden gelen diğer insanlarla kaynaşarak köy ve mahalleleri oluşturmuşlardır. Aşiret beyinin isminin Kulupoğlu Mustafa (Kulu Beyi) olmasından ötürü, ilçemizin adı Kulu olarak söylenmeye başlanmış ve Cumhuriyet dönemiyle birlikte bu isim kesinlik kazanmıştır. 100-150 yıl kadar önce birtakım aşiretler Osmanlılar tarafından Erzurum, Muş, Ağrı çevresinden alınarak ilçeye iskân ettirilmiştir. Ayrıca daha sonra Kırım, Türkistan taraflarından gelenler de ilçemizin köy ve kasabalarına yerleştirilmişlerdir. 1926 yılında bucak olan Kulu önce Şereflikoçhisar ilçesine, 1933 yılında da Cihanbeyli ilçesine Nahiye olarak bağlanmıştır. 1954 yılında Ankara'nın Haymana ve Bala ilçelerine bağlı köylerden birkaçı Kulu sınırlarına dâhil edilmiş ve Konya ilinin bir ilçesi olmuştur.
Kulu, coğrafi konumu itibariyle 35,5 Doğu meridyeni ile 39,5 Kuzey paralelleri üzerindedir. İlçenin Kuzeyinde; Bala ve Haymana ilçeleri, Güneyinde Cihanbeyli ilçesi ve Tuzgölü, Doğusunda Şereflikoçhisar ilçesi, Batısında Cihanbeyli ve Haymana ilçeleri vardır. Kulu, Ankara´ya 110 Konya´ya 148 km. uzaklıktadır. Kulu, 1000 rakımlı olup 2880 km2 yüzölçümü genişliğindedir. Ankara ile yaklaşık aynı meridyen üzerinde bulunmaktadır. Ankara-Konya asfaltı üzerinde bulunan ilçe işlek bir yerdedir. E-90 (E-5) Karayolu, ilçenin sınırları içerisinden geçmektedir.
Dağları, Ovaları: İç Anadolu Bölgesinin ortasında yer alan ilçe, İç Anadolu'nun karakteristik tabii yapısını taşımaktadır. Oldukça geniş ve düz arazi yapısı vardır. Çok az engebeye sahiptir. Batısında Karacadağ mevcuttur. Bu dağın yüksekliği 1739 metredir.
Akarsuları ve Gölleri: Kulu ilçesinin içinden geçen güçlü bir akarsuyu yoktur. Fakat bunun yanında kapalı havza durumunda kışın yağışlarla güçlenen, yazın da kuruyan çaylar vardır. Merkezin ortasından geçen derenin suyu yazın azalmakta, ilçenin 3 km. doğusundaki Küçükgöl'e akmaktadır. İlçe merkezine bağlı bazı pınar ve çeşme suları bulunmaktadır. Bu suları halk, kendi yazlık bağ, bahçe ve hayvan sulama işlerinde kullanarak değerlendirmektedir. İlçede göl olarak Tuzgölü ve Küçükgöl (Acıgöl) vardır. Bunlardan başka çok küçük doğal gölet şeklinde sulardan bahsedilebilir. Gökler Köyü ve Kozanlı Kasabası göletleri bunlara örnektir.
Bitki Örtüsü: İlçemiz bozkır bitki örtüsüne sahiptir. İlçe arazisinin büyük bir bölümü engebesiz olduğu için ziraata elverişlidir. Çiftçiler tarafından araziye son yıllarda pancar, kimyon, mercimek ve anason ekilmektedir. Ekim genellikle nöbet usulü yapılmakla beraber artezyen kuyularının gittikçe çoğalması üzerine çift mahsul alma usulü de geliştirilmektedir. Çift mahsul almada genellikle arpa ve buğday başta olmak üzere pancar, kimyon, mercimek ve anason ilave edilebilir. İklimi: İlçemiz makro klima iklim tiplerinden karasal iklim tipine girer. Bu sebeple ilçede iklim kışlar sert ve soğuk, yazları ve özellikle Temmuz ve Ağustos ayları kurak ve sıcak geçer.
4. Kulu Merkez ve Köylerinin Nüfusu
İlçede 7 kasaba, 28 köy mevcuttur.
Tablo 1: Kulu İlçe Nüfusu |
|||||||||
YIL |
İlçe Merkezi |
Belde / Köyler |
Toplam |
||||||
Erkek |
Kadın |
Toplam |
Erkek |
Kadın |
Toplam |
Erkek |
Kadın |
Toplam |
|
2011 |
11.413 |
11.431 |
22.844 |
16.303 |
16.426 |
32.729 |
27.716
|
27.857 |
55.573 |
KASABA VE KÖY NÜFUSU
|
|
Merkez Acıkuyu |
50.825 592 |
Ağılbaşı |
194 |
Altılar |
747 |
Arşıncı |
346 |
Beşkardeş |
1.024 |
Boğazören |
150 |
Bozan |
682 |
Burunağıl |
232 |
Canımana |
1.385 |
(B) Celep |
2.239 |
Dipdede |
1.054 |
Doğutepe |
130 |
Fevziye |
106 |
Gökler |
31 |
Güzelyayla |
214 |
Hisarköy |
92 |
(B) Karacadağ |
2.572 |
Karacadere |
637 |
Kırkkuyu |
334 |
(B) Kırkpınar |
2.106 |
(B) Kozanlı |
2.173 |
Kömüşini |
235 |
Köşker |
87 |
Sarıyayla |
191 |
Seyitahmetli |
20 |
Soğukkuyu |
309 |
Şerefli |
363 |
Tavlıören |
265 |
(B) Tavşançalı |
5.485 |
(B) Tuzyaka |
3.008 |
Yaraşlı |
799 |
Yazıçayır |
1.030 |
Yeşiltepe |
251 |
Yeşilyurt |
826 |
(B) Zincirlikuyu |
2.820 |
Bucak toplamı |
32.729 |